Görüş

MEDENİYETLER SAVAŞI MI UYUMU MU?

Farklı medeniyetler çatışmadan da birlikte var olabilir, kendi hür iradeleriyle değişip gelişebilir.

24/06/2024 | Hasan Erel

MEDENİYETLER SAVAŞI MI UYUMU MU? - ATASAM

Küresel büyük güç rekabetinin jeopolitik ve ekonomik somut altyapısı var. Aynı zamanda, bu rekabette etkin olarak kullanılan ideolojik ve kültürel altyapılar var ki bunlar da etkili olmaktadır.

Batı, 300 yıllık küresel hegemonyasında bunu çok iyi kullandı. Rönesans ve bilimsel, ideolojik aydınlanma devrimlerinin birikimini emperyalist seviyeye geçtiğinde ustalıkla bir yumuşak güç olarak uyguladı. Dünyadaki tüm devlet ve toplumlar Avrupa’ya hayranlıkla baktı ve Batı’yı idealize ederek örnek almaya çalıştı. Avrupa, sanayileşmeye ve sömürgeciliğe ağırlık verdiği 18. Yüzyıldan itibaren yarattığı bir Eski Yunan mitiyle uygarlığın merkezi ve kökeni olduğu tezini işledi. Oysa Eski Yunan uygarlığı denilen şey ağırlıklı olarak eski Mısır, Fenike, İyon, Hitit ve Friglerin Anadolu’su, İpekyolu üzerindeki Çin ve Orta Asya ile Sümer’den Babil’e, Mezopotamya’ya yaslanan kültür ve insanlık birikimiydi. 

Batı uygarlığı arka planındaki tüm emperyalist niyetlerle birlikte insanlığın ve özel olarak medeniyetin ulaştığı en üst nokta olarak ‘satıldı’. Kapitalizm, insan hakları ve demokrasi ambalajı içinde adeta Batı tarafından patenti alınmış büyük bir icat gibi dünyaya pazarlandı. Bunun zirvesini ise soğuk savaşın bitiminde ünlü ‘neo conservative’ ideolog Samuel Huntington’un tezlerinde gördük.  Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından Amerikan değerleri, Huntington’un “Medeniyetler Çatışması” teorisi tahakküm dönemine girdi.  1993 yılında Harvard üniversitesinden Profesör Samuel Huntington, Amerikan Dış İşleri Bakanlığı’nın organı Foreign Affairs dergisinde yayımlanan bir makalesinde bu tezi ortaya koydu. Huntington bir yandan medeniyetleri sekiz tipe ayırarak (Bon Pour Orient-Doğu için iyidir) dünya kültürlerinin çeşitliliğini kabul ediyordu, ancak Batı değerlerini hepsinin üzerine koyuyor ve buna bir kurtarıcılık, vesayet rolü biçiyordu. Huntington’un ırklar ve dinler arasındaki ayrımcılık içeren sözde “demokrasi ve özgürlük” başlıklı Batı değerleri, esasen Batı’nın dünya üzerindeki hakimiyetini sağlamlaştırmak için oluşturulmuş bir propagandaydı. Uzun bir süre, Batı tarafından fonlanan güçlü medya ve işbirlikçi akademi ile desteklendi. Sınıfsal değil (milliyet, cinsiyet ve dini olarak) kimliksel yönelimli Bu ideoloji, soğuk savaş sonrası dünyada sermaye kesiminin mutlak egemenliğini hedefleyen neoliberalizmin ürünüdür. Ünlü Fransız entelektüel tarihçi Emmanuel Todd, buna neoliberal nihilizm adını vermektedir.

Ancak teröre karşı savaş kisvesi altındaki kanlı savaşlar ve batı kökenli neoliberalizmin yarattığı yıkım sonrası bugün gelinen noktada hakim uluslararası ilişkiler söyleminin Batı tarafından özünde “vekalet ve güç” ile kontrol edildiği ortaya çıktı. Medeniyetler çatışmasına, yükselen Asya’nın da elbette bir yanıtı olacaktı.  Çok kutupluluğun savunucusu ve BRICS+’nın kurucularından Rusya, bu konuda Batı’nın tek tipçi üstünlük teorisini sorguluyor. Beş bin yıllık kadim kültürüyle Çin de benzer bir konumda.

Çin Halk Cumhuriyeti 2021 ve 2022 yıllarında Küresel Kalkınma ve Küresel Güvenlik Girişimleri başlattı. 2023’te ise Küresel Medeniyet Girişimi ilan edildi. Şanghay Üniversitesi’nden Yang Chen ile Ma Jinting, bu üç girişimi eski Çin kültüründeki şu ifadelerle anlatıyor: “Gök ve yeryüzü için vicdanı mukadder kılmak; Halk için yaşam ve refahı güvence altına almak ve gelecek tüm nesiller için barışı sağlamak.” Küresel medeniyet girişimi, “Gök ve yeryüzü için vicdanı mukadder kılmayı” içerir. Çinli yazarlara göre; Küresel Medeniyet Girişimi, Batı’nın uluslararası ilişkiler teorisindeki tekelini kırmış ve bu süreçte ahlaki realizm ve Şanghay Okulu tarafından öncülük edilen Çin uluslararası ilişkiler teorileri daha etkili hale gelmiştir. Buna somut örnek olarak Çin’in arabuluculuğunda gerçekleşen İran-Suudi Arabistan barış görüşmeleri gösterilebilir.  Çin’in 12 maddelik Rusya-Ukrayna barış önerisi de bu prensipler içindedir. Kasım 2023’te Çin Dışişleri Bakanlığı “Filistin-İsrail Çatışmasını Çözmeye İlişkin Çin Halk Cumhuriyeti Tutum Belgesi”ni yayınladı.  Çin, çok ülkeli ve coğrafyalı Kuşak ve Yol Girişimi’ni de insandan insana temas felsefesiyle Küresel Medeniyet Girişimi’nin en önemli sacayağı olarak görüyor.

Kısacası, Kolektif Batı’nın Soğuk Savaş sonrası üstünlükçü küreselleşme anlayışına karşı, gelişmekte olan ülkelerin barışçıl, çoğulcu ve eşitliğe dayalı bir dünya düzenini, yeni bir medeniyetler diyaloğu olarak öne sürdüğü söylenebilir. Farklı medeniyetler çatışmadan da birlikte var olabilir, kendi hür iradeleriyle değişip gelişebilir.