Türkiye’de bir kesim ABD’nin 23 milyar dolarlık yeni F-16 Blok 70 uçak ve modernizasyon kitleri satışından mutlu, coşkulu ve hatta gururlu görünmektedir. Oysa ABD, Türkiye'ye karşı uyguladığı CAATSA yaptırımlarını kaldırmamış, F-35 uçaklarının ödenmiş 1,4 milyar dolarını iade etmemiş, PKK/PYD/YPG’ye desteğini çekmemiştir. ABD ayrıca Güney Kıbrıs’a silah ambargosunu tekrar uygulamamış, Yunanistan’ı silahlandırmaktan vazgeçmemiş, Romanya’da Montrö kışkırtıcılığını da terk etmemiştir. Öte yandan Washington, Uluslararası Adalet Divanı soykırım davasında İsrail aleyhine karar çıktığı halde İsrail’in Gazze katliamına dur diyememektedir.
Ankara'nın İsveç'in NATO'ya girişine onay verdikten sonra F-16 savaş uçakları için hemen beklentiye girmesine gerek yoktur. F-16 paketinin sonuçta ABD jeopolitiğine boyun eğecek siyasi, diplomatik, askeri baskıları getireceği açıktır. Bunun işareti 5 Eylül 2023 tarihli ‘’Türkiye’ye Olası Amerikan F16 Savaş Uçağı Satışı’’ başlıklı Kongre raporunda zaten verilmiştir. ABD Kongresi için araştırma raporları hazırlayan CRS (Congressional Research Center) saha uzmanları tarafından kaleme alınan raporda bu satışın İsveç’in NATO üyeliğinin onaylanması; Türk Rus ilişkileri ile Ukrayna Savaşı ve Türk-Yunan ilişkilerinin durumuna bağlanması tavsiye edilmiştir. Ayrıca Avrupa’dan alınacak Eurofighter gibi sistemlerin transferinin de bu uçaklarda ABD malzemesi kullanıldığı için Amerikan Kongre onayına bağlanması istenmektedir. Yunan medyasında çıkan haberlere göre de 4-5 yıl içinde gerçekleşecek bu projenin Ege ve Doğu Akdeniz’de, Kıbrıs’ta ve Suriye’de yaşanması muhtemel Türk jeopolitiği lehindeki hamlelerin neredeyse yasaklanmasına bağlı olduğu coşkuyla haberleştirilmektedir. Yani Ankara, ABD ile bir ‘detant’ için 23 milyar dolarlık bir kumar oynamıştır. Burada sadece ucu belirsiz bir süreç için kumar masasına sürülmüş 23 milyar dolar söz konusu değildir. Aynı zamanda, söz konusu uçak tedarikinin devam etmekte olan Milli Muharip Uçak projesinde stratejik tembellik yaratma riski de vardır.
Tarihten ders almak gerekir: 1967’de ilk milli refakat muhribimiz TCG Berk’i Gölcük’te kızağa koyduğumuzda Amerikalılar size hibe yolu ile Fletcher (İ) sınıfı muhripleri verelim dediler. Verdiler. Ardından 1968’de TCG Peyk kızağa konduğunda ikinci paketi de verelim dediler. Kabul ettik. Beş gemiyi de bedavaya aldık ama karşılığında büyük bir öngörü körlüğü ve stratejik tembellik ile milli gemi projesinden vazgeçtik. İlk milli korvetimiz MİLGEM ancak 2011’de hazır oldu. Kabaca 40 yıl kaybettik. Şimdi Jeopolitik fırtınanın göbeğinde, tam SİHA ve havacılık teknolojisinde büyük bir ivme yakalanmışken ABD’nin savunma sanayinde tekrar çekim alanına girmek Türkiye'nin devlet olarak özellikle Karadeniz ve Akdeniz’de aktif tarafsız siyaset uyguladığımız bir dönemde hava kuvvetlerini belirsiz bir sürece sokacaktır. Yarın Yunanistan Ege’de bir kışkırtma yaptığında ve müdahale ettiğimizde ABD’nin alkışlayacağını ve F-16 silah ve yedek parça akışını devam ettireceğini faraziye olarak kabul eden bir strateji hayal bile edilemez.
Dilerim 23 milyar dolar Türkiye'nin öz jeopolitik çıkarları için harcanır ve milli uçak projemiz gecikmez.